6 Kasım 2009 Cuma

SINIR

Boş boş bakıyorum ekrana, yazmak istiyorum ama ne, ama ne...
Kafam darmadağın
her zaman ki gibi belki

Yapı olarak pek alışkın değilim boşvermeye ve şimdiye kadar çok da haklıydım.
Kendime verdiğim zararlar, sonuçlar düşünüldüğünde hep bir yarara dönüşmüştü, bazen benim için bazen sadece bir başkası için.

Şimdi, acımın altından kalkamıyorum, kulaklarımda çınlayan DOGS'a rağmen. Mükemmellik bu işte, mükemmel olan tek şey şimdiye kadar gördüğüm, duyduğum, hiçbirini yapmadan sadece bildiğim, bu. Pink Floyd bu, nasıl da kanıtı zamansızlığın...

........................

O kadar da özel değil,
tanıyanlar bilir
zaten pek severim acımasını ruhumun,
orda olduğunu unutmayayım diye
hep acıtıyorum biraz da özellikle

Ama biraz baskın çıktı boşvermişliğin acısı
Şimdi onu, yani ruhumu kaybetme noktasında

Öyle bir çelişki ki bu
kaybetmemek için boşvermem gerekiyor
en azından gibi geliyor

Ama boşverirsem
o da kaybetmişliğin bir göstergesi olmayacak mı??

Çıkamıyorum içinden,
Üzgün de değilim,
Kızgın ya da kırgın.
Değişen hiçbirşey yok algımda.
isteğim de var ama

Öyle bir çelişki ki
istediklerimi yapmamak istiyorum artık
Ama
Onları yapmayınca kaybetmiş olmuyor muyum
Akışı...

Geçen gün nerede olduğunu bilmediğinden gidemediğini yazmış biri (ya da en azından ben öyle anladım)
Oysa gitmek için sadece gideceğin yeri bilmek yeterli değil mi?
Hem o zaman eylemin gerçekleştirildiğinde tarafından
artık yerini de bilmiş olmaz mısın?

BÖyle, diyeceğimi demeden duramıyorum.
İlgilisi tarafından bilinsin ya da bilinmesin...

Sonra kendime soruyorum
Nedir bu inat?
Neye karşı, neden karşı da yanında değil?

Yandan göremiyorum belki de neyle beraber olduğumu...

Komplekslerim, egom, aklım, ruhum...
Hepsi ben'im.
Kendime dönüyorum ben.
Başka çarem yok çünkü
kimsenin beni göremediği gibi gerçekten
ben de göremiyorum kimseyi kendimi gördüğüm gibi.

Kelimeler yetmiyor ki anlatmaya, hareketler...

PIGSe kulak verirken ben,
sen bilemiyorsun ne geçtiğini içimden,
yazmama rağmen.

Buraya kadar okuman da boşuna bunu,
çünkü benim yazmam sadece bencillikten.
Ben öyle bencil biriyim ki,
okumazdım bile buraya kadar,
uzadıkça uzayan,
saçma,
dengesiz,
çelişki yığını
lafları, eğer senin olsalardı.

Ama herkes de başka be kardeşim.
Kimisi bencil benim gibi yazmaktan
kimisi bencil senin gibi okumaktan.

Başkaları için yapılan güzellikler bile
aslında etsin belki de insan kendini tatmin diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder