31 Temmuz 2012 Salı

Kendimi tutmaları oldum olası beceremedim.
Bazen abarttığımı biliyorum evet.
Tek gerçek benimkiymiş gibi davranıyorum.
Ama aslına bakarsanız tek gerçek de benimki...
Ben içindeyken var,
sandığım kadar.

JUST AN ....

Eğer ki kendine bir misyon belirlediysen
onun yüküyle yaşamak...
Ruhunda hep bir taş.

Sürekli bir kendiliğini kanıtlama çabası.
Sevsen bir dert
Sevmesen ayrı acı...

İsteklerin misyonlarına yenilmişken
Pişmanlık keyfe engel olabilir.

Tehlike:
Var ederken yok olmak...
Madde bazen ruha engel olabilir.

Kabul etmeye çalışmak yokluğunu...
Hiç ama hiç bitmeyen bir savaş
yendiğine sevinirken yenildiğine üzülürsün.

Denge mühim,
Hayatını,
değişkenliğini ve isteklerini de dengelemeli insan.

Ama denge, hayaller kadar, tutulamayan bir sihir...

Sanırsın
kendine de afiyetle kanarsın.
Çünkü insan istediği her boku gerçek sanma yetisindedir.
Hayat illüzyondur...

27 Temmuz 2012 Cuma

evet evet gotye...
Bağlılık poblemim var
bir şeyi sevdim mi bağlanıyorum, sahipleniyorum.
Tıpkı dünyayı, evreni sahiplendiğim gibi.
Yaşamı sahiplendiğim gibi.

Mülkiyet değil,
teslimiyet.

Sahiplendiğime koşulsuz teslim oluyorum.
Anlamak zor belki.

Bir kendime sahip değilim sanki.
Paylaşmak arzusu
bağlantı hayali
beni kendimden koparıyor.

Dengem yok cancaaağzım.
Such highs and lows işte.

Denge bizde namevcut.
Saçmalıklar her köşemde.
Olabilir.
O da benim.
O da ben'im...

SAVAŞ

Kızgınlıklarım beni üzüyor.
Yenildiğimi biliyorum.
Kendime hiç durmadan yeniliyorum.

Savaş hiç bitmiyor.
İçerde huzur hiç yok.

Egom
lanet olasıca egom,
kafamı çevirecekken
tokat attırıyor.

Güç nedir
ne saçma şey...

Birbirimizin üstüne çıkmaya bu kadar ihtiyacımız var mı gerçekten?

Paylaşsak
Kabul etsek
Vazgeçsek

Sonuç vermeyen çabalarımın ortasında
ben hala insanım.
hala korkuyorum reddedilmekten
Saldırıyorum,
sarılmak isterken.

Keşke olsa
keşke sadece bana bağlı olsa

Savaş
hem içerde hem dışarda
Huzur sadece kurgu.
Tutturulamayan kurgu...

26 Temmuz 2012 Perşembe

İNSANLIĞA NOTLAR VOLBOK

Özümü eleştireyim tamam ama ya senin yaptıkların insanoğlu...
Sonsuza kadar tartışabileceğimiz doğruların ile
elalemi hiç durmadan yargılaman ne olacak?
Tutamayacağını bildiğin halde verip durduğun sözler?
Yaşından, başından hiç utanmadan insanlara saldırman?
Yüzüne söylenenleri beğenmediğinde kaçıvermen ne olacak?
Çıkarların için millete yaptığın yalakalık?
Sürüngen iken aslan gibi gerinmelerin ne olacak?
Yalanların
Dolanların
Egoların
Komplekslerin
Açgözlülüğün
Cimriliğin
Ayrımcılığın
bütün bu pisliklerin ne olacak?????

Ben kendimi ararım insanoğlu
ama
sen de kendini, hiç değilse, ucundan bil.
Hiçbirimiz bir bok değiliz evet ve sen herkes kadar hiçbirisin.
Olduğum kişiden hoşnutsuzluğum damarlarımda akıyor.
Kendime ettiklerimle, başkasına olduklarım hiç durmadan savaşıyor.
Çelişki
Çelişki
içimi bir böcek gibi kemiriyor.

Devamlı bir gerginlik hali,
Huzur hayaliyle mide sancısı...

Söylediklerim yapabildiklerimden sonsuz kadar uzakta.

Ağrıyorum anne ağrıyorum.
Nefret her yanımı kaplamış gibi.
Kendimden nefret ediyorum,
Kendime olduklarım, başkasına ettiklerim için.


25 Temmuz 2012 Çarşamba

Dokunduklarıma bile soyunamıyorum.
Giyindiğim beden o kadar ayırıyor ki beni bütünden
gereksizliği kadar hapis...

Bağlanmak istiyorum ama
o kadar korkmuş
o kadar unutmuş...

Tutunmak istedikçe ellerini bırakan yalancı benim.

Nasıl
Nasıl

Büyük aşklar
Büyük acılar
Travmalar
hatıralar
Güzellikler
güzellikler de güzelliklerin önünü kesebilir.

Nasıl
Nasıl

Varlığım varlığımdan çalıyor...

Mutluluk uzak bir fısıltı gibi,
kelimeler kayıp.

Unutmak yetmiyor,
beden ruhun izini leş gibi taşıyor.

Çaresizlik...

20 Temmuz 2012 Cuma

ÇÖKÜŞ

Evet her şey öldü.
İnandığımızı savunduğumuz hiçbir değeri destekleyemiyoruz.
Keskin konuşmalarımız anı etkilemekten başka bir işe yaramıyor.

İçini boşalttığımız zaman ve mekanlar
tükettiğimiz aşklara mezar oluyor.

Yine de sağlayamadığımız gerçekliğe özlem duyuyoruz.
Beceriksizliğimizin hasretini çekiyoruz.

Yalan
Her şey o kadar yalan ve yabancı ki
samimiyet taş kağıtlarda gömülü bir masal.

Derinler kayıp...

Gözlerimi kapatıp suya yatmak istiyorum.
Yoklukta var olmak ve hiç olmak istiyorum.
Bana yüklenenlerden çok çok uzağım.
Hareketlerim benliğimi tanımlamıyor.
Anlayan da var ama
buluşamayınca olmuyor.

Öylesine özgürlük
tamamen anlaşılır ve kabul edilir olmak
bencilce bir hayalin içindeyim.

Yarattığım dünyanın canavarlarıyla yüzleşiyorum her gün.

Canım yanıyor evet.

Geçen her şeyi özlüyorum.
Dostlarımı
Anlarımı
Biten sigaramı

Ölü müyüm ben
yaşıyor muyum

17 Temmuz 2012 Salı

RAY LAMONTAGNE-EMPTY

Köklerim derinlerinde yaşamın
o kadar şükür ki bir,
tek bir nefese...

Ne kadar çıkarsan çık üstüme.

Mükemmel olan sadece kusurlar...

Öyle bir yok oluş o
söyleyecek tek bir lafım bile yok.

Yukarı bak
daha yukarı

Sonsuzluk da bizim önümüzde...
Yaşamın altında yaşam var...
Doğruların altında yalanlar
gerçeklerin altında sanrılar
sis var hep o yerde.
Kimse kimliğini bilmiyor gibi.
Değişim çok mu hızlı?
insan kendine yetişemiyor belki.
Akılda hep bir kaos
kavga eden benlikler...
Var olmayan gerçeklerde...
nefes almak çok zor anne.

Explosions in the Sky

Daha yumuşak bir formda...
Gökyüzünde patlamalar...
Ağrıyorum ben.
Gerçekleşmeyen hayallerime ağlıyorum.
Hakkettiklerimden ötesi değil.
Çok şey kazanılabilirdi
ama
biz o saatlerde içiyorduk.
Zaferler değilse demek ki kovaladıklarımız...

Kalp
Ruh
Aşk dostum aşk

Yemyeşildi gecenin karanlığında...
Yıldızları da gördüm oradalardı.

O yapraklar...

Bedenim olmasaydı
keşke hiç olmasaydı.

Bildiğimi bildiğim
daha yumuşak bir formda...


16 Temmuz 2012 Pazartesi

İNSANLIĞA NOTLAR VOL12

Bak insanoğlu;
Basitlik iyidir, candır.
Hayatını basitleştir ama kısırlaştırma.
Otomatiğe sakın bağlama.
Düşün.
Sor.
Değiş.
Kuşkusuz iyi biri olmak istiyorum.
Herkeslere mutluluk saçmak...
Fakat yaz bencilliği var üzerimde.
Belki de yorgunum bilmiyorum.
Çok düşünmek de istemiyorum aslında.
O çiçeğin tadına ben de baksam...
Kendime biçtiğim roller gözlerimi yaşartıyor.
Mother are you watching???
Ben de varım.
Az çok
kıyıda köşede...


13 Temmuz 2012 Cuma

İNSANLIĞA NOTLAR VOL13

İçi boşaltılmış hiçbir ilişki biçiminden hazzetmiyorum.
Kedime de ölesiye aşığım, sokaktaki yaseminlere de.
Orda burda kıvrılan köpeklere, kendinden emin uçuşan yapraklara.
Rüzgara aşığım, güneşe, yakarken bile.

Bağımlılık değil ama bağlılık...
O güzel kahvenin yanında içtiğim her nefes sigaranın ayrı bir birikintisi var ruhumda.
Hissetmek için dokunmaktan fazlası gerekir insanoğlu.
Aklını boşver ruhunu serbest bırak.
Uzaklaş sana yüklenenlerden.
Kendine izin ver, gerçekten de belirledikleri gibi yaşamak zorunda değilsin.
Kuralları senin sanmaktan vazgeç.
Sindirmek için uydurulmuş kısırlıklar...
Bırak insanoğlu.
Müzik dinle sen.

İNSANLIĞA NOTLAR VOL15

İnsanoğlu yaşam tarzlarını onaylamak zorunda olmadığı gibi
bunun öznel bir bakış olduğunu değerlendirebilmeli ve
yargılamaları, güzelim aklından ruhundan uzak tutmalı.
Dünyayı siz yönetiyor olabilirsiniz ama sadece 1 tanesini.
Çok fazla heveslenmeye ve tanrıcılık oynamaya gerek yok.

Anı yaşamakla kendini ana sıkıştırmak arasında fark vardır, insanoğlu bütün hayatı boyunca o anda kalacakmış gibi keskin keskin atıp tutmamalı.
O, sevmiyorum diye göz büyüttüğün kürt, bir gün hayatını kurtarırsa utanırsın.
Gerçekleşmemiş her şey hala olasıdır.
Olasılıkları görmenizi beklemiyorum ama göremediğiniz olasılıkların var olma potansiyelini reddetmeniz aptallık kanımca.

Toparlamak gerekirse;
Sevgili insanoğlu; öncelikle kendini bu kadar önemli görmekten vazgeç. Sadece sen değilsin o tanrı.
Varlığını bildiklerini sevmemek için değil sevmek için uğraş, de ki insansın gitti akıl, tut kendini, gaza getirme.
Aptallığın da bittiği bir an var mesela onu anladığın an, aptallığını anla insanoğlu.

12 Temmuz 2012 Perşembe

With the Birds...

bir scar tissue huzuru var üzerimde.
uykusuzluk gözlerimde tepinirken,
yeni insanlarla dünyayı paylaşmanın güzelliğini bütün damarlarımda hissediyorum.
Yaşıyorum ben yaşıyorum.
Kapılarımı açtığım yabancılar
hepimizin zaten bir olduğumuzun kanıtı gibi.
Yıllar öncesinden kayıtlı bir dost gibi.
Yaşıyorum ben yaşıyorum.
Korkmadan kaybolmaktan, çalınmaktan...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

KOR

Ruhum ellerimden akıyor ama yine de saklanıyorum.
Kendiliğimi ifade etmeme rağmen yaşayamıyorum.
Çaresizlik her yerlerime sinsice yerleşmiş.
Yetmiyor, yetemiyorum.

Lanet var üzerimde.
Din yok ama vicdan var.
Bilmediklerime bitmeyen hasret var.
Yanıyorum ben, hep yanıyorum.

Sanki çok mu zor
gerçekten o kadar mı zor.
Gece bilmem kaç
hiç gerçek değiliz
bildiğiniz
bildiğimiz
her şey bulanıklaştı
kayboldu
kaybolduk
Ellerin gözümde
Ben aslında yokum.
Sen zaten hiç yoktun.
aklımda
altımda
ruhumda
Her şey öldü.

Sonsuz derecede yabancı
bir o kadar yalancı

müziğin allah belasını versin....

9 Temmuz 2012 Pazartesi

KIZIL

Özlüyorum.
çok özlüyorum.

Neverlandde çığlık çığlığa eşlik ederken Gotye'ye
son sigaramı yakmak üzereyken, bilmem kaçıncısının üstüne
varlığımı tamamlayan ruhu özlüyorum ben.

Kafam güzel oldu ikinci biramın yarısında
beklenmedik anda içtiğimdendir.

Sanılırsa ki uzaklıktan
ezberlerine yenildiğindendir.

değil dünya, evrenin sonsuzluğunun kayıp bir ucunda bile olsa
kızıl kraliçenin varlığı ruhuma kazınmıştır.

Bir daha hiç görmesem
sesini hiç duymasam
yine de varlığın bir yerinde
beni görmüş birinin olduğunu bileceğim ben.

Bilgi algının ötesinde bir yerde
görülmeyi bekliyorken
onu bulan şanslıyım ben.

Aşk cinsiyetlerin ötesinde yakalar.
yasemin kokusunda var olan o sonsuz aşk
gitmeyen ruhta her zaman mevcuttur...

Conjure One- Nargis Vol2

Her şey her zaman çok karışık zaten.
Basitleştirmek için bile önce karıştırmaya ihtiyaç duyuyor insan...

Zor adamım çok zor
yaşamak zor
kabul etmek
yetinmek
bilmek
hissetmek

O kadar kalabalık ki sokaklar
kafanın içinde bin bir şeytan var.

Uykudan uyandığın o ilk saniye
rüyalarını gerçek sandığın
sanrıyı anladığın o ilk saniyede özsün
bir tek o saniyede sen varsın
gerisi porselen insan...
Ölesiye yapay.

canımı öylesine yakıyor ki
öylesine

Kaçmak kurtulmaya yetmiyor
sen kendini hiçbir zaman bırakmıyor.

Çözümsüzlüğün yeterinde
azalıyorum.
Her geçen gün kendimden yiyorum
içime ağlıyorum anne...
Ta içime kadar ağlıyorum.

Conjure One-Nargis

Parlayan gözlerimde
korkularım görünür mü?
Yaptığım yanlışlara duyduğum acı
kırdıklarıma vicdan azabım
kimseye söyleyemediğim açlığım
lanet yalnızlığım....

Bitmek bilmeyen öfkem ne olacak
affetmek için o kadar çabaladıklarım
geçmeyen ağrım ne olacak...

Onlar da görünür mü gözlerimden.

İnsanlıktan nefret ediyorum
Kendimden en çok
çok çok o kadar çok...

Gözlerim;
en çok kendimi sevebilmek için
Aynada her gördüğümde
darlığıma,
yokluğuma,
pisliğime
katlanabilmek için...
Özenle parlattım onları,
derinlere gömdüm uçurumları...
Sen, ben
apayrı, uzak çok uzak.

Sevmek için doğmuşken nefretle öleceğim.
Kendim kadar senden de nefret edeceğim.
Ateş bu
bak ateş bu içimdeki...

8 Temmuz 2012 Pazar

Yaşamaktan korkanlar
ruhlarına ördükleri duvarın ardından güneşi görmezler.

Biz
kaygılarımızla
sorularımızla
dengesizliğimizle
hatalarımızla
göz yaşlarımızla
kahkahalarımızla
danslarımızla
bir şişe biramızla
yanında tüten sigaramızla
yaşıyoruz.

Nothing's gonna change my world.

Kendimiz kurduk bu dünyayı...
Bak rengarenk.
Bin bir çiçekten aldığımız kokular var ruhumuzda
Kabul görmeden de yaşıyoruz.

Sen ruhsuzca yattığın yatağında o güzelim rüyaları bile göremezken
biz asfaltlarda sabahı selamlıyoruz.

Sokaklar her zaman bizimdi,
üzerine örttüğünüz taşlarla bile bizim olacak...

Geceden kalan iki biram var
birini sana saklamasını da bilirim.
Aç gözlerini...
Büyüyle doğdum ben, büyüye doğdum.
köklerim bütün katmanlarına sarıldı dünyanın...

Sinsice koklamak o yasemini
kimselere göstermeden yapraklarına dokunmak...

Bütünlüğünü evrenin, parmaklarımın ucunda taşıyorum.

Tenime değen ılık rüzgara gözlerimi kapatmak...

Rüyalarım kimlerin gerçekleri,
kimlerin rüyasıyım...

Büyüyle doğdum
ben
aslında yokum...


Artificial Animals Riding on Neverland...

Algı bilgiyle sınırlı
ve ne yazık ki bilgi oldukça sınırlı.
Yetişemiyor insan şüpheli varlığa
Zaman çokluğu kadar az
yokluğu kadar var...
Varlıkla yok oluyor işte insan.

Eskiden mutlu bir insandım.
Şimdi daha da mutluyum.
Fark ettiklerim etmediklerimden az olsa da
bilmediğimi öğrendim.

Sadece bir insan için bile var olsam
kendi yokluğumu kabul etmem için yeterliydi.

Dünyada izim var.
Acıyla, ağrıyla kaydettim kendimi.

Her saniyesinden sonsuz bir keyif aldım evet.
Kaybettiklerime döktüğüm göz yaşlarım bile,
ucuz göz yaşlarım bile vazgeçilmezdi.
Anne bak ben büyüdüm ve o kadar küçüğüm ki...

4 Temmuz 2012 Çarşamba

don't let me down da ne beklenti dolu.
Yıkılmamak için dayanmamak gerek
ama yine de destek istiyor insan.
Zaten en büyük insanlık göstergesi de çelişki galiba.
Hep kendisiyle dengesiz bir çatışma halinde gibi.
Ne söylediklerini yapabiliyor
ne istediklerini alabiliyor
ama salakça bir umut peşinde hiç pes etmiyor sanki.

Don't let me down my friend
ama bunu söylerken bile düşüyorum.
Biliyorum.
Alışıyor insan hayal kırıklığına da
ama acısı hafiflediğinden değil
geleni görmek o sadece
Evet olasılıklar sınırsız belki
ama insan
o kadar sınırlı ki
istemese de gerçekledikleri hep bir çember içerisinde.
Zaten yapı itibariyle de çemberlere girmek için çaba sarf etmekte
aidiyet de büyük problem
bak yine patlamalar
bir ordan bir burdan
olur ama bazen öyle de olur.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Pick a part

Üşenmedim sardım o sigarayı.
Gecenin bir körüdür
kafa kördür az buçuk
sardım ama
çünkü...
Müzik
müzik yürüyüşümü değiştiren
ruhumu dans ettiren
hayatımı hayat eden
küçük müyüm ben
çocuk muyum
büyüdüm mü
hayallerim bitti mi benim adam
bitmez bitmedi
çünkü müziğim var...
Laf
tam da edilesi laf
eden de var.
Etmiş
Korktum ölmüş...
Ölmemiş
Ölmesin
Üşenmedim sardım o sigarayı
çünkü paketimi bir adamın cebinde unuttum.
Lover leave me make me burn...