22 Mart 2010 Pazartesi

LET THE SUNSHINE IN...

Keyfim yerinde benim.
Bütün bencilliklerin,
bütün yalanların,
bütün yanlışların
ve
bütün doğruların
varlığına rağmen...

Bahar geldi,
bana da geldi.
Çok iyi geldi.

Dün yüzüme değdi güneş,
içimi de dışımı da ısıttı.
Yumuşacık, ışıl ışıl.

Sonra yüzüme değdi güneş,
Başkası için de toplattı kendini.

Yok etmeden yok sayıp,
Vazgeçmeden yok olmak gerekmiş bazen.

İzin vermeyince insan, bilemezmiş ne getirecek gün.

Teşekkür etmek gerek,
gören göze, hisseden ruha, paylaşılan nefese.

Özür dilemek gerek.
bilmeyenden, bilmediğinden ötürü.

Neyse çok gevelemeden lafın sonunu getirmek gerek.

Benim keyfim yerinde.
Diyeceğim o ki;
valla bana uyar....

10 Mart 2010 Çarşamba

KAİDE

Şu "istisnalar kaideyi bozmaz" lafı yok mu, onu diyeni bir kaşık suda boğasım geliyor gerçekten.
Ulan, arada başka bir durum oluyorsa nasıl kaide olacak o.

Çok iyi bir insansın,
çok fedakarsın,
çok düşüncelisin,
etrafındaki herkesi seversin,
ihtiyacı olana koşarsın,
bilgini paylaşırsın,
ürünü evrene adarsın...

Söz verir ama tutmazsın.
Gecenin köründe telefonu açar ama konuşmak istemezsin.
Karın çalışır, sen yatarsın.
Karın çalışır, sen yersin.
İnsanın emeğini bir çırpıda silersin.
Sevgiyi yerle bir edersin.

İstisna kardeşim bozar bal gibi kaideyi.
O zaman sen sandığın hiçbir şey değilsin.
Diyeceğim yok, gün gelir bencillik de edersin, birden fazla edersin,
ama
kardeşim etkilerini durdurmayı bileceksin.
Yoksa o laf ancak avuntu sana, kendini kandırmak için başka bir araç sadece.

9 Mart 2010 Salı

HANGİ ...

Bir tarafta topraktan ölmüş insanlar,
bir tarafta yüzsüzler.
Bir tarafta açlar
bir tarafta doymak bilmeyenler.

Alın ulan, alın.
Doymasın gözleriniz,
Çıkartmasın içinizdeki nefreti, bencilliği hiçkimse.
Köleniz olsun, sevgiye boğsun, yine de yetmesin size.

Alın ulan, alın.
Götüreceksiniz hepsini gittiğinizi bilmediğiniz yere.
Ruh bozumu bu.
Bu ne çökmüş
Bu ne dengesiz
bu ne saygısız yaşam.
Yaşam mı ulan bu.

Ne oldu aldın o kadar.
Ne oldu ezdin geçtin etrafındaki herkesi.
Saygısızlığınla
kendini bu kadar bir bok sanmakla
ne kazandın ulan bugüne kadar.
Hangi bilgi, hangi sevgi, hangi yaşam.

Seni severdi eşyaların bile
ama
onları kullanmayı da bilemedin, insan!

5 Mart 2010 Cuma

KEYİF

Kaçak keyifler...
Ofis patlatması...

Gönül zenginliği cebe vursa.
O zaman hiç durmadan içerdik.
Ben içerdim, seviyorum içkiyi.
Yeşilaycı değil dolunaycıyım ben.

Hep dolun olsa ay, doldursak bedeni alkolle, aklı fikirle...
Kulağımızda tatlı müzikler, deniz sesine karışsa.
Su olmadan olmaz.
Su; bizi bize döndürecek olan.

Önümüzden eksik olmasa;
Şarap, bira...
Rakıya geçsek,
muhabbetin dibine vursak.
Dünyayı batırsak, çıkarsak.
Düşünceyi evrene yaysak,
kendimize pay çıkarsak.

Bıraksak kendimizi.
sarhoş kafamız suya değerken,
kollarımızı açsak da su olsak gök olurken...

KEŞİF

İnsanlar var, gerçekten şaşırtıyorlar beni.
Hep yeni yeni kutular. Tam işte budur, bu kutudan bu çıkar diyorsun ki, hayır altında o zamana kadar göremediğin başka hediyeler var.
Değişim mi çok hızlı oluyor, biz mi çok hızlı yaşıyoruz da keşfetmeye vakit bulamıyoruz bilmiyorum.
Ama kuşkusuz daha ağırdan almak isterim.
Gömülmeden
bizleri yok eden gerçeklere yenilmeden
birbirimizi tanımaya vaktimiz olsun.
Bu kadar aynı olup, bu kadar farklı olmamız muhteşem.
Görmek için çaba sarf etsek.

Bitirilecek birşey değil ya bu, onu da bir bilsek.
Bıraksak bu işleri.
Daha sakin, yavaş yavaş, sindire sindire...

Kuşkusuz tanımak isterim herkesi, herşeyi.
Kendimden çıkıp tanımak isterim.
Fırsat versek...
Fırsat bulsak...

Her kafadan başka ses çıkar,
Hepsini duysak...
Keşfetsek!
yeniden...

4 Mart 2010 Perşembe

OH BE

Her ne kadar tam olarak hatırlayamasam da az önce söylediğim ve şu anda yazamayacağım cümle ile bu mevzuyu kapattım.
Ama bilen bilir, yine de kesin konuşmaktan pek hazzetmem.
Kendimin aşık halinden bile sıkıldım zaten.
Orjinalimde hiç ağzı yapışamayan bir insan olarak, nasıl bu kadar serzenişte bulunduğuma ben bile anlam veremiyorum.

Serzenişle benlik keşfi.

Ben yaptım. evet ben yaptım.

yatmam lazım bi zahmet.
Ruh uykudan uyandı bedenin dinlenmeye ihtiyacı var.

Mustang Sally.... Ne dans ettik be kardeşim zamanında.
Ben yaptım. evet ben yaptım. Yalnız yapmadım ama....
Dost bildiklerim hala dost neyseki... Yine olsun yine yaparız ohhh...

Gidin, bulun dinleyin Jonny Lang, ne biçim bir adam kardeşim yaa. Uzundur dinlemiyordum, gaza geldim yine, blues tepindi içimde.

Neyse yeter gevelediğim. yatıyorum. Bu da işkence. Dışı boş, içi dolu...

UYKU

kanarsın.
Eminsin.

Uyanış var.
Fark etmek.

Yabancıyım, mışım.
Kandım kendime.
Şimdi kanıyorum.
Acı çıkacak, hasta oluyorum.
Gözlerim kısıldı, yanıyor.
İçim de yanıyor ya, dışa vuruyor.