5 Temmuz 2011 Salı

SESSİZ

Aziza kafası...

Dün bir kitap gördüm D&R'da dolaşırken, adı S*ktir Et... Arkasında "diyor ki doğu felsefesine batılı bakışı, insanların ne düşündüklerini boşver, ne istiyorsan onu yap".
Çok ters değil bana bu düşünce. Hayatımın yaşanmış bütün kısımlarında, hiçkimsenin ne düşüneceğini umursamadan, ne istiyorsam onu yaşadım ben.
Asi bir gençken, ne olduğunu tam olarak anlayamıyorsun ve bu siktir etme durumu, bencilliğe denk geliyor.
Oysa kimin ne düşüneceğini önemsemeden yaşamak, kendi isteklerin yüzünden başkalarını yıpratmak demek değil. Sanırım daha çok; isteklerini, içinde bulunduğun durum ve ortamlar ya da değer verdiğin, sana değer veren insanların istekleriyle harmanlamak demek.
Tabii ki bu insanın kendi seçimi yine. Hiçbir şeyi umursamayabilirsin ama arkanda bıraktığın yıkım, isteklerin karşılansa bile sırtına yük olarak binecektir.
Yine de bencillik aslında, belki de isteklerin arasında tercih yapmak biraz. Sırtındaki yükle yaşayabilir ya da daha dengeli davranabilirsin.
Benim de yüklerim oldu, isteklerim, arzularım, tutkularım yüzünden kırdığım insanlar oldu ama bu yükün sadece bana olduğunu fark edince, hep düzeltmeye çalıştım hatalarımı, "hiçkimse umurumda değil" demedim.
Çünkü herkes umurumda benim. Herkesle nefes alıyorum, gerçekliğimi kanıtlayan benden daha çok başkaları değil mi, bazen kendimden çok onları önemsiyorum. Kendi isteklerimi unutuyorum. Hoş ben de, bu şekilde, dengemi kaybediyorum bazen. Ama olsun, eninde sonunda kendime geliyorum, gözlerimi açıyorum.
Kafam hala karışık bu konuda, lafı biraz ondan uzattım galiba.
Aslında temel olarak demek istediğim şu ki:
İnsan, başkaları oldukça var, eğer onları yok sayarsan sen de zamanla yok olursun. Senin bozduğun dengeyi yeniden sağlayabilmek için silerler seni, farkına vardığında ise gözlerinin önünde bağırsan da yüzün görünmez, sesin duyulmaz olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder