7 Mayıs 2011 Cumartesi

GEREK

Bir İstanbul gezisi tam da zamanında…
Hayatın tesadüflerden ibaret olduğuna inanamayacak kadar uyanığım.
Ne kadar şanslıyım, hep insanlarla yakınlaştım.
Yine.
Teşekkür etmek istiyorum, var edenlere, var eden her şeye, topraktan suya, anneden babaya…
Ama en çok kendilerini sırf paylaştığımız anda bile olsa insan edenlere teşekkür etmek istiyorum.

Esra; içten içe böylesine denk hikayeler yaşadığımızı hissetmiş olmalıyım ki en çok onu göreceğime seviniyordum. Esra güçlü, kendine hakim, hayatına hakim, onu bir tek kendisinin yaşadığını kavramış, paylaşmaktan vazgeçemeden hem de, kimsenin aklına bir şeyi zorla sokamayacağını biliyor. Bazen insanlar kendilerine yapıyorlar evet ama Esra bunu yine kendilerinin görmeleri gerektiğini kabullenmiş. Benim aksime.
Sinem; küçücük yaşı ama kendi kocaman olmuş, sıkıntılarını içinde yaşamayı öğrenmiş. Çok zor öğrenmiş ama artık anlatmak için susabiliyor. Benim aksime.
Sabriye; bildiklerimizden çok farklı hayatlar olduğunun kanıtı o. Ama değiştirmeyeceklerini kabul etmeyi öğrenmiş. Kim bilir ne zorlukla. Bırak kabul etmeyi, değiştiremeyeceğini sevmeyi öğrenmiş. Benim aksime.
Yurda; deli, dolu, gerçekten deli. Ama tek başına ayakta durmayı öğrenmiş. Hep biliyordu belki. Ama geçen zamanda bunu sindirmiş artık yaşayabiliyor. Benim aksime.
Mertingo ve orada olmayan adam bir kadını izlettiler bana. Sol tarafta gerçekleşen beyin kanamasını sol tarafı geri geldiğinde hatırlayabilen teyze. Şüpheci biriyim evet ama bazen de amaca ya da söylediklerine bakmak lazım kişinin, nedenlerini boş verip. Teyze der ki; sol tarafı beynimizin bütün geçmişi, geleceği ve ayrılığı getiren tarafmış. Ayrılık derken kişinin bütünden ayrılığı. Sol tarafını yavaş yavaş kaybederken, ne kadar bütün olduğumuzu görmüş teyze. Ne kadar güzel, “küçük bedenime sıkışmış ve onu yapmalıyım, bu böyle olursa bana bunlar olur” kaygıları olmadan, etrafındaki bütün güzelliklerle bir bütün.
Değişmem gerekiyor.
Endişelerimden sıyrılıp, rahatlamam gerekiyor.
Bazen durmam gerekiyor.
Kabul etmem gerekiyor.
Vazgeçmem gerekiyor.
Kabul etmeyene vermekten vazgeçmem gerekiyor.
Galiba çok feci halde kendimden kurtulmam gerekiyor.
Ya da yeni bir kendim yaratmam.
Görüyorum ama bilmek değiştirmeye yetmiyor.
Merak ediyorum; acaba benim için ufacık da olsa bir umut var mı.
Dün bir arkadaşım demiş ki “ artık mutlu olsana”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder