22 Mayıs 2010 Cumartesi

ATLAS ZAMANI

Herşey hazır.

kulakta beirut...
İçimi dökeyim.
Yok içimde kalsın.
Dışımı dökeyim, derim değişsin, tenimle birlikte ruhum değişsin. İçim değişsin.
Değişimi kabul etmek değişmek için yeterli olmuyor.
Hazırım, değişimi kabul ediyorum.
Palavra.
Kendini beğenmişlik, oturuyor değişimin üzerine demirden kafes gibi.
Bezdikçe kendinden, daha çok seviyorsun, açık görüşlü olduğun için.
Hayat dediğin, kendi kendini beğenip, tam da isteklerine göre kurduğun bir sirkten ibaret.
Yaşamı seviyorsun çünkü kendini çok seviyorsun. Vazgeçtikçe daha çok seviyorsun.

İçelim, içelim... we drink tonight we drink to die.

Ölüme yakın olup, yanından kayalım. Kendimizi almasın elimizden.
Ölüm kadar aşk.

Çenen düşük olduğu kadar elin de düşük.
Konudan konuya geç.
İnsan özgür olmaya mahkum mu edilmiş gerçekten.
Üzerinde düşünürken, kendime baktıkça, kendimce tanımladığım bu güzelim cümleye kendimi kaptırmadan edemiyorum.
Ben şahsen bizzat bir tek kendim.
Herkes kayıp, yok, hiç.
Hiçliğine varmak için benden başka kim gerekir sana.
yok tuzak cümle bu. hiçbir zaman hiç olamayacaksın.

Ne halt tanımlayamam belki ama. Herşey tastamam.
Tası tarağı toplayıp geleyim buraya. O zaman yarım olur diye gelemem.

Yok,
Dünyaya yazık olur diye kendimden vazgeçemem.

Verin elime Puslu kıtalar Atlasımı, hayallerimi gerçek yapma zamanı gelsin artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder