düzenli olarak vuruyorum. ben yatıyorum...
düzenli olarak.
çok düzenliyimdir.
her şey
evet her şey
olması gerektiği gibi
var olan biraz var
yok olan hiç yok mu
29 Ekim 2012 Pazartesi
27 Ekim 2012 Cumartesi
11 Ekim 2012 Perşembe
8 Ekim 2012 Pazartesi
2
Buraya kadar şuursuzca geldim ben.
Nereye kadar?
Anlardan ibaret yaşamım, arkamı döndüğümde unuttuğum...
Şehirlerden geçtim, insanlardan...
Hayallerimi tamamlayamayacak kadar unutkan
gerçekleştiremeyecek kadar tembeldim.
Hoş gerçekleştirilecek hayaller de kurmadım pek.
Evren sınırsız
yaşam uçsuz bucaksızdı.
Nereye kadar?
Gerçek nedir dedim
işte bu dedi.
Bu kadar basitti.
Basitlik çoktan kısırlaşmıştı.
Yapraklarına baktım her şeyleri kabul eden ağacın.
Kıskandım onu.
Bilmemek bilmekten yeğdi.
Kabul ancak bilmeyince gelecekti.
Ve ben yine kaybettim.
Kazanmak için satmam gereken ruh
uzaklarda, yapraklarla uçuşuyordu.
Nereye kadar?
Anlardan ibaret yaşamım, arkamı döndüğümde unuttuğum...
Şehirlerden geçtim, insanlardan...
Hayallerimi tamamlayamayacak kadar unutkan
gerçekleştiremeyecek kadar tembeldim.
Hoş gerçekleştirilecek hayaller de kurmadım pek.
Evren sınırsız
yaşam uçsuz bucaksızdı.
Nereye kadar?
Gerçek nedir dedim
işte bu dedi.
Bu kadar basitti.
Basitlik çoktan kısırlaşmıştı.
Yapraklarına baktım her şeyleri kabul eden ağacın.
Kıskandım onu.
Bilmemek bilmekten yeğdi.
Kabul ancak bilmeyince gelecekti.
Ve ben yine kaybettim.
Kazanmak için satmam gereken ruh
uzaklarda, yapraklarla uçuşuyordu.
Kendi cümlelerimde boğuluyorum.
Yaşamak için mecburiyetler.
Denge.
Mecbur olduklarımdan kurtulma heyecanındayım.
Ama çıkar yol düşünmeden çukurdan çıkılmıyor.
Olasılıklar sınırsız belki ama olasılıksızlık gayet net.
Darlandım anne anlasana.
Üstüme üstüme geldim.
Midem öylesine bulandı
öylesine öfkelendim ki.
Hayallerim de yok
yok oldu geleceğim.
Gelmeyiversin.
Tükendim.
insanlar başarılara imza atarken ben önümdeki birayı yudumluyordum.
Binbir sohbet
akılları ileri götüren
çözülecek yeni problemler getiren
yeni çözümler
Onların hiçbiri sayılmadı.
Kimse fikrime yaşam ödemedi.
Şimdi de emeğime saygı duymuyor.
Onu ne yapalım anne.
Gücü elinde bulunduranlar yüzüme çamurlar sürerken
Ben o güçten o kadar uzakken
Hayranlık uyandıracak pislikte bir yaşam.
Sorun onlarda değil
sorun benim büyük, bir aptallıkla kabul edemememde.
Yaşamak için mecburiyetler.
Denge.
Mecbur olduklarımdan kurtulma heyecanındayım.
Ama çıkar yol düşünmeden çukurdan çıkılmıyor.
Olasılıklar sınırsız belki ama olasılıksızlık gayet net.
Darlandım anne anlasana.
Üstüme üstüme geldim.
Midem öylesine bulandı
öylesine öfkelendim ki.
Hayallerim de yok
yok oldu geleceğim.
Gelmeyiversin.
Tükendim.
insanlar başarılara imza atarken ben önümdeki birayı yudumluyordum.
Binbir sohbet
akılları ileri götüren
çözülecek yeni problemler getiren
yeni çözümler
Onların hiçbiri sayılmadı.
Kimse fikrime yaşam ödemedi.
Şimdi de emeğime saygı duymuyor.
Onu ne yapalım anne.
Gücü elinde bulunduranlar yüzüme çamurlar sürerken
Ben o güçten o kadar uzakken
Hayranlık uyandıracak pislikte bir yaşam.
Sorun onlarda değil
sorun benim büyük, bir aptallıkla kabul edemememde.
3 Ekim 2012 Çarşamba
1
Kötülük, saf kötülük.
Şeytan kıskanırdı insanlığı.
Böylesine kara kötülükleri, o, aklına bile getiremezdi.
Kitapların tanrıları çoktan gitmişlerdi ve ağaçlar tek başlarına, boyun eğerek savaşıyorlardı.
Çünkü onlar hala umut ediyorlardı,
öyle ya çocuklar da vardı.
Oysa onlar bunlar tarafından yetiştiriliyorlardı.
Ve çember gittikçe daralıyordu.
Şeytan kıskanırdı insanlığı.
Böylesine kara kötülükleri, o, aklına bile getiremezdi.
Kitapların tanrıları çoktan gitmişlerdi ve ağaçlar tek başlarına, boyun eğerek savaşıyorlardı.
Çünkü onlar hala umut ediyorlardı,
öyle ya çocuklar da vardı.
Oysa onlar bunlar tarafından yetiştiriliyorlardı.
Ve çember gittikçe daralıyordu.
2 Ekim 2012 Salı
Keşke elimde olsaydı.
Ne kendimi değiştirebilirim
ne de mecbur kaldıklarımı.
Yaşamın laneti. insanoğlu.
Kendini çökerten
umarsızca
alabildiğine acımasız.
Nasıl, nasıl
anlayamıyorum
aklım mı yetmiyor
ruhum mu yoksa kalbim mi
hiçbir şey anlamıyorum ben.
yaksam, yıksam.
gitsem
vakti gelmedi mi sanki
kaçmak mı
kaçmak olsun
kovalandığım için değil yakalandığım için
tutulduğum
kendimi kendime hapsettiğim için.
Çok gerçek değil mi artık her şey.
Gitmem gerek biliyorum.
gider miyim
söylerim ben
ama belki de söylerken gidiyorum...
Ne kendimi değiştirebilirim
ne de mecbur kaldıklarımı.
Yaşamın laneti. insanoğlu.
Kendini çökerten
umarsızca
alabildiğine acımasız.
Nasıl, nasıl
anlayamıyorum
aklım mı yetmiyor
ruhum mu yoksa kalbim mi
hiçbir şey anlamıyorum ben.
yaksam, yıksam.
gitsem
vakti gelmedi mi sanki
kaçmak mı
kaçmak olsun
kovalandığım için değil yakalandığım için
tutulduğum
kendimi kendime hapsettiğim için.
Çok gerçek değil mi artık her şey.
Gitmem gerek biliyorum.
gider miyim
söylerim ben
ama belki de söylerken gidiyorum...
1 Ekim 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)