19 Temmuz 2011 Salı

SON UÇ

bazen susmak iyidir.
bazen de boşvermek...

Ben de boşverebilirim.
Senin önemsemediğin kendini ben neden önemseyeyim.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

SONUÇ

Herkesi sevmek gerek ama uzaktan olsa daha iyi galiba.
Böyle farazi, teoride belki.
Yabancıları istemiyorum toplumumda...
Zararları, kötülükleri üzüyor bizi.

Anlayamıyorlar belki, bilmiyorlar çünkü kimiz.
Merak etmiyorlar.
Mekanik içleri...
Ayırmak değil derdim, kendilerini ayırıyorlar.

Bizler;
Sevgiyle aşkla yananlar, nariniz biraz.
Duygu çok, düşünce çok, zarar da çok oluyor.

Olsun.
Zararını da seviyoruz ya...
Yine de sadece bir yere kadar.
Ve bazen çok yakın bir yere kadar.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

ODUR BUDUR

İnsanlar o kadar alışık değiller ki söylediğin kadar olmana bir türlü inanamıyorlar.

Kafasınaki herşey dilindedir.
Dilindeki bazen can yakabilir.
Derdi can yakmak olmadan,
farkında olmadan
öyle denk gelebilir.
Herkes aynı değil, bazen herkesin gördüğünü göremeyedebilir.
kimse mükemmel değil. Bunu kabul edebilir.
Başkasının da kabul etmesini bekleyebilir.
İnsanların sadece olduğu haliyle onu sevmelerini isteyebilir.
İnsanları çok ama çok sevmek isteyebilir.
Eksikleri, hataları, yanlışları, doğrularıyla, kendi doğru bildiklerini anlatarak...

Herşeyi olduğu gibi kabul edebilir.
Herşeyin istediği gibi olmasını isteyebilir.
İnsandır sadece.
Bazen bunu bilebilir bazen tamamen unutabilir.

Yaşam bu, denk gelenleri güzellikleriyle kabul edebilir.
Çirkinleşirse gidebilir.
Uğraşası varsa anlatabilir.
Yine de gidebilir.
Hep gidebilir.
Bunu kafasına takabilir ya da hiç takmayabilir.

Uzatmaya gerek var mı.

Söylediğim anlarda söylediklerim kadarım. Söylediklerim bildiklerim kadar ve bilmediklerim...
Ama hepsi sadece o kadar....

8 Temmuz 2011 Cuma

BRAIN STORM

Tuna Kiremitçi'yi pek sevmem, biraz şımarıklıktan olabilir benimki bilmiyorum. Ama bugün köşesinde bir cümlesini beğendim:
"Zencilik sadece kendiniz olduğunuz için ötekileştirildiğinizi hissetmenizdir."

Düşünelim:
Kendiniz olduğunuz durumunu değerlendirebilmek için kendinizi bilmeniz gerekir önce.
Sadece o anda kendinken ve bundan eminken ok o zaman zenci hissedebilirsin sanırım. Ben de bazen hissederim, aslında hissediyorum çok.

ama bu ötekileştirildiğini hissetme durumunu da değerlendirmek gerekir, acaba insan kendi kendine de yapıyor olabilir mi bunu. Kendi kendini o kadar uyduramıyor ki bulunduğu ortama ötekileştiriyor kendini.
bunu da yaparım bazen aslında yaparım çok.

şimdi, bu durumda bir rahatsızlık varsa insanda, o rahatsızlığı gidermek için bir şey yapmalı (ya da rahatsızlıkla da yaşayabilir tabii).
Değiştirmek istiyorsa:
Ya ötekileştirildiğin ortamlarda bulunmamalısın ya da nedenlerini arayarak bir öteki olmamak için ne gerekiyor onları belirlemelisin. Belirlediklerini onaylarsan kendini değiştirebilirsin. Onaylamazsan eee yine ortamda bulunmaz ya da rahatsızlığınla bulunmaya devam edebilirsin. Ama o zaman daha bilinçli bir hareket olur bu, bilinçli olunca da rahatsızlık o kadar rahatsızlık olmayabilir artık.

Brain storm.
Biraz düşün.

WHERE IS MY MIND

birşey de öğrenmesem mesela...
bir ben miyim öğrenmesi gereken siktir etsem mesela...
yorucu oldu bak yine yaşamak, oysa güzel olması gerekirdi.
Ellerim diilerim kırılsın, konuşmaz yazmaz olayım....
Aklım kırılsın düşünmez, üzülmez olayım...
Başkasına söylemek ne haddime kendim yapamazken...
Yapmaz olayım madem hiçbir şey yapmaz olayım...

Geçer, geçer, geçer...
Neden geçmez...

Güzellikler sizin, siz benden uzakta olun mesela...
Üzüldüm haklı ya da haksızca..
Sonuç işte bu, sonuç bu..

Ben yok edemiyorsam eğer, sizler yok olun mesela...

7 Temmuz 2011 Perşembe

ŞEREFE!!

Just because I'm losing
Doesn't mean I'm lost

Coldplay var işte.
Çok feci evlenesim var Coldplayle.
Evimizde otursak ve hep çalsa onlar, konuşsak mesela, sözleri, müzikleri.
Sözlerim belki sözleri olsa.

Hayal kurmak ne güzel..

Hayallerime geri döndüm ben.
Bu sabah, çok derinden, tamamen döndüm bütün hayallerime.
Bütün gerçeklerimle..
Yüküm indi sırtımdan, ruhumdan...

Rahatlamak ne güzel..

Çok mutluyum bu sabah...
Kalbimde, tenimde, aklımda, ruhumda...
Her organımda çok mutluyum..

Mutlu olmak ne güzel..

Sevdiklerime sevdiklerimi kattım..
An sadece şu an.
Bu anda ne kadar tam herşey..
İşte tam da şimdi bundan başka hiçbir şey istemem hayatımda..

Hayatıma geri döndüm..
Geri dönmek ne güzel..

OHH

Çok değişik oldu kafam..
Bir nevi aydınlanma gibi.
Ellerim parçalanana kadar tuşlara vurmak istiyorum, tıkırtılarla üretmek.
Kulağıma gelen müziği o kadar yakından hissediyorum ki...
Ofisteyim, değilim...

Ne çıkacağını bilmiyorum ama bilmeden yaşamak ne güzel..
Bitmeden yaşamak..
Tüketmeden, üretirken, ürettiğini bilirken..
Uykusuzlukla uykudan uyanmış gibiyim...

Evimde hala uykuda olanlar, ne de güzel kafa açtılar...
Bilerek değil, neden o da belli değil.
Belirsizlik ne güzel..

Çok fazla fikir yürüttüm galiba.
Konuşmayanların yerine konuşmak zor, çok saçma hatta...
Susarsa, suskunluktan anlam çıkarmak gerekiyor.
Çıkarmadan ben anlamları dökülsünler önüme.
Açık olmak ne güzel..

Fesatlık bulaştırmadan düşüncelerime, çirkinlikleriyle kabul ediyorum bugün bütün varlığı...
Bütün yokluğuyla kabul ediyorum.

Etrafımda insanlar, şu an hiç yoklar.
Sesleri sanki uğuldama gibi.
Odaklanmak ne güzel..

UYKU

Hafif bir sarhoşluk üzerimde...
Beirut dinleyesim varmış meğerse.
Ne güzel geldi herkes
Ne güzel geldi uykusuzluk...
Birasını sevdiğimin dünyası
Hoşgeldim özüme.
Bu kadarmışım meğerse.
Ne güzelmiş düşünmek yeniden
Ne güzelmiş anlatmaya çabalamadan anlaşılmak...
Ne güzelmişim meğerse...

5 Temmuz 2011 Salı

YAPMA

Kendi içimdeyim artık, kendi gücümdeyim.
Kendi hayatımda kendi kendimeyim.
Yanımdakiler yanımda.
Yanımdayken değiller senin karşında.
Herkesin kendisi var içinde, kararları kendilerine göre...
Sen de dön bak içine, kendini bul önce.
Beğenmediklerini değiştir, değişimin gücü de senin içinde.
Yastıkta bir tek senin kafan var, huzursa yine kendi içinde.
Yapma bebeğim yapma.
Bana değil öfken, zararın,
kendine bunu yapma.

SEN DE GÜL!

Gün olmuş;
herkes birbirini yanlış anlamış.
Doğrusu;
hiçkimse birbirini anlamamış.
Anlamaya çalışmamış.

Herkes birbirini yok etmiş,
kimisi içindeki sıkıntının sebebini merak etmiş.
Kimisi onu bile görmezden gelmiş.

Oysa güzel olan şunu görebilmekmiş:

Vazgeçmekten vazgeçmek;
Bir insan hayatında olmasa da olur ama olsa ne de güzel olur.

SESSİZ

Aziza kafası...

Dün bir kitap gördüm D&R'da dolaşırken, adı S*ktir Et... Arkasında "diyor ki doğu felsefesine batılı bakışı, insanların ne düşündüklerini boşver, ne istiyorsan onu yap".
Çok ters değil bana bu düşünce. Hayatımın yaşanmış bütün kısımlarında, hiçkimsenin ne düşüneceğini umursamadan, ne istiyorsam onu yaşadım ben.
Asi bir gençken, ne olduğunu tam olarak anlayamıyorsun ve bu siktir etme durumu, bencilliğe denk geliyor.
Oysa kimin ne düşüneceğini önemsemeden yaşamak, kendi isteklerin yüzünden başkalarını yıpratmak demek değil. Sanırım daha çok; isteklerini, içinde bulunduğun durum ve ortamlar ya da değer verdiğin, sana değer veren insanların istekleriyle harmanlamak demek.
Tabii ki bu insanın kendi seçimi yine. Hiçbir şeyi umursamayabilirsin ama arkanda bıraktığın yıkım, isteklerin karşılansa bile sırtına yük olarak binecektir.
Yine de bencillik aslında, belki de isteklerin arasında tercih yapmak biraz. Sırtındaki yükle yaşayabilir ya da daha dengeli davranabilirsin.
Benim de yüklerim oldu, isteklerim, arzularım, tutkularım yüzünden kırdığım insanlar oldu ama bu yükün sadece bana olduğunu fark edince, hep düzeltmeye çalıştım hatalarımı, "hiçkimse umurumda değil" demedim.
Çünkü herkes umurumda benim. Herkesle nefes alıyorum, gerçekliğimi kanıtlayan benden daha çok başkaları değil mi, bazen kendimden çok onları önemsiyorum. Kendi isteklerimi unutuyorum. Hoş ben de, bu şekilde, dengemi kaybediyorum bazen. Ama olsun, eninde sonunda kendime geliyorum, gözlerimi açıyorum.
Kafam hala karışık bu konuda, lafı biraz ondan uzattım galiba.
Aslında temel olarak demek istediğim şu ki:
İnsan, başkaları oldukça var, eğer onları yok sayarsan sen de zamanla yok olursun. Senin bozduğun dengeyi yeniden sağlayabilmek için silerler seni, farkına vardığında ise gözlerinin önünde bağırsan da yüzün görünmez, sesin duyulmaz olur.